Manevi Hayatımız

İnsan olarak hayatımızı teşkil eden unsurlardan bir tanesi inanç ve bağlanma duygusudur. Yaratılışdan insana verilmiş olan bu duygu zamanla inkişaf ettirilerek başka bir boyuta geçer.

Bir yaratıcıya, öndere ve yönlendirilmeye ihtiyacımız vardır. İnsanın beden ve ruhtan ibaret olması, onun hem maddi hem de manevi boyutunu temsil eder.

Sadece maddi boyutu ele almak, eksik ve hatalı olabileceği gibi, sadece manevi boyutu alıp bedeni ihmal etmek de doğru bir yaklaşım değildir. Maddi ve bedeni ihtiyaçlarımızı gidermek ve bunun yanında ruhsal anlamda ihtiyacımızı gidermek de çok önem teşkil etmektedir.

Ruhumuzun acıktığını, çoğunlukla farketmeyiz, bundan dolayı, insanlar psikolojik ve ruhsal sıkıntılar yaşamaya başlar. Her daim kendimizi denetim altında tutmalıyız. Mesela, ben neyi yanlış ya da doğru yapıyorum gibi sorular sorarak, hatalarımızı düzeltebilir ve doğru yaptıklarımızı devam ettirebiliriz.

İnsan olarak hata yapmaya meyilliyiz, ancak hatalarda ısrar etmemek gerekir. Şuurlu be bilinçli bir şekilde insan inandığını yaşaması ve doğru bilgilerle yoluna devam etmesi gerekir. Eski kadim bilgeliklerden bize aktarılan, manevi anlamda bizi olgunlaştıran ahlaki davranışlar, her zaman için geçerlidir. İnandığımız gibi yaşamazssak, yaşadığımız gibi inanmaya başlarız.

Allah'a iman ve teslimiyet, insanı bir çok kötülüklerden korur ve iradesini güçlü kılar. Zorluklar karşısında daha sağlam, dik ve güçlü kalabilir. Günümüzde, insanların çoğu inançsız ve dini duygulardan bağımsız yaşamaktadır. Bunun sebebi, şu anda mevcut islam ,din anlayışı onlara cevap verememektedir. Geleneksel din yaşantısı, tamamen uydurulmuş ve bir çok şey dinselleştirilmiş durumdadır. Gerçek İslam, din anlayışından uzaktadır. İndirilmiş dinin dindarı olmak zorundayız. Dinimizi bitad ve hurafelerden temizleyerek yalın, temiz, saf ve hanif dini hayatımıza aktarmalıyız. Yeniden dini yaşantımızı, inancımızı gözden geçirerek, asıl ve gerçek olana kavuşmalıyız.